27 Haziran 2014 Cuma

MERDİVEN (AHMET HAŞİM)

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

5 Haziran 2014 Perşembe

MUM ALEVİ İLE OYNAYAN KEDİNİN ÖYKÜSÜ (ÖZDEMİR ASAF)

Bir mum yanıyordu bir evin bir odasında.
O evde bir kedi vardı.
Geceler indiğinde kendi havasında
Mum yanar, kedi de oynardı.

Mumun yandığı gecelerden birinde
Kedi oyunlarına daldı.
Oyun arayan gözlerinde
Mumun alevi yandı,
Baktı,
Mumun titrek alevinde
Oyuna çağıran bir hava vardı.

Oyunlarını büyüten kedi büyüdü
Kendi türünde çocukcasına,
Döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü
Geldi mumun yanına, oyuncakcasına.
Bir baktı, bir daha, bir daha baktı
Mumun alevinin dalgalanmasına
Uzandı bir el attı.
Bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı...
İlk kez gördüğü mumun yakmasına
İnanmayacaktı.

Kedi oyunlarında büyüyordu,
Mum, üşüyordu yanmalarında.
Zaman ikili yürüyordu
Aralarında.
Bir ayrışım görünüyordu
Birinin yanmalarında
Öbürünün oynamalarında.

Kedi oyunlarında büyüyordu,
Yitirerek gitgide oyunlarını.
Mum küçülüyordu yanmalarında,
Yitirerek gitgide yakmalarını.

Oynarken büyüyen kedi yanacak,
Aydınlatırken küçülen mum yakacaktı.
Küçülen yaka-yaka aydınlatacak,
Büyüyen yana yana anlayacaktı.

Bir mumun yanmasından
Ve bir kedi oyunundan
Kaldı sonunda
Bir gecenin tam ortasında
Bir evin bir odasında
Göz-göze susan
İki insan.

Mum yandı bitti
Kedi büyüdü gitti.
oyunlar karıştı gecelerde
Suskun uykusuzluklara.

O iki insandan, sonunda
Birinin anılarında kedi,
Birinin dalmalarında mum
Kaldı gitti.

Nerede bir mum yansa şimdi,
Nerede oynasa bir kedi,
Birbirine yansıyor, karışıyor gölgeleri...
Bugün dün gibi oluyor,
Dün bugün gibi.
Mum ellerimi tırmalıyor,
Belleğimi yakıyor kedinin elleri.

Sadece Gidiyorum

Kötüyüm.
Bu duruma geldiğimiz için kötüyüm.
Taviz verdiğim için,
Kendimden ödün verdiğim için kötüyüm.
Kızdığım ama içten içe de hala beklediğim için kötüyüm.
Değmediği halde "Bir umut." dediğim için.
Herkese seni "Mükemmel" anlattığım için kötüyüm.
Olmadığını defalarca hissettirdiğin halde, inatla "Olacak!" dediğim için.
Bana zaman ayırmadığın için en çokta.
Arta kalan zamanlarında geldiğin için.
Ve ben bunları bildiğim halde mutlu olduğum için kötüyüm.
Kötüyüm işte, kötüyüm.
Eksilerinin, artılarından fazla olduğunu anladığımda gidemediğim için kötüyüm.
Düzelmesini beklediğim için belki de.
İçimde ki ve etrafımdaki sesleri susturduğum için kötüyüm.
Ben yerine başkasını tercih ettiğin için kötüyüm.
"Gitme!" deme sakın bana.
Kalmam beni bitirecek.
Kalmam, beni yok edecek.
Kalmam, benim kendime olan saygımı eritecek.
Gidiyorum....
Seni dinlemeden gidiyorum.
Haklı haksız düşünmeden,
Ama hakkımı helal etmeden gidiyorum.
Yansın istiyorum kalbin.
Çek benim gibi istiyorum.
Aslında acı çekmeni değil, yalnızca beni anlamanı istiyorum.
Ama sonra kıyamıyorum.
Gidiyorum işte ya, sadece gidiyorum...

25 Mayıs 2014 Pazar

Vakit Gitme İdi..

Sabah uyandiginda midesinde bir yanma hissetti. Yanmanin nedeni aksam
yedikleri degil,uyanir uyanmaz bugun yapacaklarinin aklina gelmesiydi. Bugun
2 yildir goturmeye calistigi bir birlikteligi bitirecekti. Aslinda bunu
yapmakta gec bile kalmisti. Bitmeli dedi icinden, her gun bu tatsiz uyanis
bitmeli.' Genc adam bunlari dusunurken surati sekilden sekile giriyordu. Suratle giyinerek disari cikti. Bugune kadar hic bekletmemisti onu, simdi de bekletmemeliydi.
Istanbul, soguk ve yagmurlu bir Nisan ayi yasiyordu. Genc adam gokyuzune
bakarak ic gecirdi; 'Bulutlar bizim yasayacaklarimizi biliyor. onlar bile
agliyor halimize...'

BULUSMA VAKTI...

Artik Kadikoy iskelesindeydi. Birkac dakikalik beklemeden sonra karsidan
kiz arkadasinin geldigini gordu.Simdi midesindeki agri daha da artmisti.
Besiktas'a gectiler. Yolculuk sirasinda hic konusmadilar.

Genc kiz,sevgilisinin bu durgunluguna anlam verememisti.Nereden Bilecekti
bugun ayrilik canlarinin calacagini... Besiktas'a geldiklerinde bir cafede
oturdular. Genc kiz anlamisti sevgilisinin kendisine bir sey soylemek
istedigini. 'Bana birsey mi soylemek istiyorsun' diye sordu. Genc adam,
gozlerini kacirarak 'Evet' dedi. Genc kiz heyecanlanmisti, biraz da sinirlenerek 'Soylesene, ne diye bekliyorsun' dedi. Genc adam icini cektikten sonra 'Sence biz nereye kadar gidecegiz?' diye sordu. Genc , 'Bunu sorma geregini niye duydun?' diye yanit verdi. Genc adam soze basladi... ''Birkac ay once aksam 23:00 civarinda sana telefon acip senin icin yazdigim siiri okumak istemistim. Sen bana 'Sirasi mi simdi canim yaa, isin gucun yok mu?' demistin. Biliyormusun o an nakavt olan bir boksor gibi hissettim kendimi. Ozur dileyip telefonu kapatmistim. Daha sonra da bu siiri benden hic istememistin.

Gecenlerde hasta olup yataklara dustugumde arkadaslarimla birlikte sen de gelmis, Meralin 'Sen sanslisin, sevgilin sana bakar'sozune 'Isim yok da sana mi bakacagim, annen baksin' demistin.
Hatirladin mi?''
DUYGUSALLIGI SEVMEM...

Genc kiz, 'Biliyorsun ben duygusalligi sevmiyorum. Hem hasta bakici gibi
gorundugumu de kimse soyleyemez' diye yanitladi. Genc adam guldu, 'Evet
canim haklisin. Zaten olmak istesen de bu kalbi tasidigin surece hasta bakici, hemsire falan olamazsin.' Genc adam devam etti...
'Bana simdiye kadar kac kere sabahin erken saatlerinde guzel sozcuklerden
olusan bir mesaj cektin? Hic... Hatta gunun hicbir saatinde cekmedin.

Duygusalligi sevmeyebilirsin. Ama sen seni seven insanlari da mutlu etmeyi
sevmiyorsun. Halbuki ben senin tam tersine kendimden cok insanlari mutlu
etmeyi seviyorum. Seni tanidigimdan beri her sabah, her aksam, her gece yani
seni andigim her saat tatli bir mesajim vardi senin icin biliyormusun?
Seninle ben AKLA KARA gibiyiz.' Genc kiz anlamisti, 'Yani ne istiyorsun
benden sair olmami mi?' Genc adam tekrar gulumsedi icinden. Dun gece verdigi
ayrilik kararinin ne kadar dogru oldugunu dusundu. 'Hayir' dedi, 'Sair
olmani istemiyorum. Olamazsin da... BIZ AYRILMALIYIZ. Ayrilirsak ikimiz için de en hayirlisi olacak.' genc kiz sasirmisti, 'Neden ama? Ben seni
seviyorum. Senin de beni sevdigini saniyordum.' Genc adam ic cekerek 'Hayir
canim, sen beni sevdigini saniyorsun. Eger beni sevseydin simdi baska seyler
konusuyor olurduk' dedi. Genc kizin gozleri yasarmisti. Genc adam cebinden
cikarttigi mendili uzatti, genc kiz gozyaslarini silerek 'Sen bilirsin,
umarim beni bir baskasi icin birakmiyorsundur...' dedi. Genc adam 'Nasil
boyle birsey dusunursun, senden baska kimse olmadi ve uzun zaman da
olacagini sanmiyorum' yanitini verdi. Genc adam ve genc kiz iki sevgili
olarak oturduklari masada Artik iki yabanciydilar. Birkac dakika sessizce
oturduktan sonra Genc kiz, 'Kalkalim istersen' dedi. Genc adam 'Ben biraz
daha burada kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin' diye yanitladi.
Genc kiz 'Tamam o zaman sana mutluluklar dilerim' diyerek elini uzatti. Genc
kizin sesi ve eli titriyordu. Genc adam, 'Istersen arkadas kalabiliriz' dedi
ve birbirlerine son kez sarildilar. 'BEN DOGRU YAPTIM..." Genc adam dogru
yaptigina inaniyordu. Eve dondugunde yurumekten bitap Bir haldeydi. Odasina
girdi. Gece bitmek bilmiyordu. Sabah erken kalkip ise gidecekti, uyumaliydi.
Birkac saat sonra uykuya dalmayi basardi. Sabah 7'de saatin ziliyle uyandi.
Evden cikacagi zaman cep telefonuna bakti, mesaj ve 10 cevapsiz arama vardi.
Yorgun oldugu icin Duymamisti telefonun sesini. Aramalar ve mesaj
sevgilisindendi. Heyecanla mesaji acti, sunlar yaziyordu:

''SADECE ONLARI SEVMEYI SEVDIM, HEPSINI ONLARSIZ YASADIM DA, BIR SENI SENSIZ YASAYAMIYORUM,BU ASKI TEK KALPTE TASIYAMIYORUM, SANA YEMIN GUZEL GOZLUM, BIR TEK SENI SEVDIM, VE SENI SEVEREK OLECEGIM, ELVEDA BIRTANEM... ''

Genc adam sasirmisti. Onu tanidigi gunden beri ilk defa siir aliyordu ve
ustelik sabahin besinde yazmisti. Heyecanla onu aradi, telefonu Yabanci bir
ses acti. Genc adam ''Nalan'la gorusebilir miyim?''Dedi. Ama karsisindaki
agliyordu, hickira hickira hemde... 'Ben onun annesiyim yavrum, kizim bu
sabah intihar etti. Gece sabaha kadar birilerini arayip durdu. Sabah
odasinin isigini sonmemis gorunce girdim.
Yavrum kendini asmisti....' YIGILIP KALDI... Genc adam beyninden vurulmusa dondu. Bir gun onceki mide agrisinin Iki katini cekiyordu simdi. Oldugu yerde yigilip kaldi...

Birkac ay sonra iki doktor konusuyordu hastanede. Doktarlardan biri digerine karsidaki hastanin durumunu soruyordu. Doktor yanit verdi... 'Haaa o mu? Uc ay once getirdiler. Kendisi yuzunden bir kiz intihar etmis. O gunden sonra cep
telefonunu elinden hic birakmamis. Devamli bir seyler yazip birine yolluyor. Gecenlerde merak ettim. O uyurken gonderdigi numarayi aradim. Numara 3 ay once iptal edilmis. Gelen mesajlarda bir siir var. Bu adam duygusal mi bilmem ama benim anladigim Kadariyla siiri yazan cok duygusal biriymiş...


 "CEVRENIZDEKI INSANLARIN NE HISSETTIGI YA DA NE
 DUSUNDUGUNDEN O KADAR EMIN OLMAYIN,
 BAZEN BIR KALBIN, ICINDE NELER SAKLADIGINI 
OGRENDIGINIZDE HERSEY ICIN COK GEC OLABILIR..."

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Emin Değilim

Hayatında bazı anlar vardır, tekrar tekrar izlemek istediğin.
Ya da başa sarmak istediğin.
Bazen de o ana dönüp değiştirebilmek istediğin anlar olur.
Yol ne olursa olsun, amaç aynı aslında.
Hepimizin, hayatının bir döneminde mutlu olduğu ama
Aptalca bi nedenden dolayı kaybettiği anlar vardır.
Bazen, sana basit gelen sözcükler, birinin kalbini kanatabilir...
Hayallerini, umutlarını yıkabilir.
Ben, sanırım o dönemlerden birindeyim.
Hayatında fazlaca siyaha alışmış birine diğer renkler hep iddialı gelir.
Renklerden korkar haldeyim.
Sevgisiz kalmış birine yaklaşmak, korkutabilir.
Korkmuş haldeyim.
Köşeye sıkışmışlık hissi, aslında kaçsam kaçabilirim.
Ama kaçmıyorum, istiyorum ama korkuyorum.
Bisiklet sürmek nasıl bi şeydi?
Teoride hatırlıyorum, pratikte becerebilir miyim?
Hiç bilmeyen biri mi daha hızlı öğrenir?
Yoksa bilen ama unutan kişi mi daha hızlı hatırlar?
Emin değilim.
Sanırım gözlüklerimi de yanlış takmışım, hiç bi' şey göremiyorum.
Ama kokusunu alıyorum, güzel kokuyor.
Hissediyorum, içimi ısıtıyor.
Yine de korkuyorum.
Korkularımı anlatsam, dinler mi beni?
Seviyorum ama söylemeye korkuyorum desem, inanır mı?
Yanındayken kalbim deli gibi çarpıyor ama ben sadece yutkunuyorum desem?
Sarılmak istediğim anlarda, düşünerek bile utanıyorum,
O yüzden sürekli önüme bakıyorum desem?
Her şeyden önemlisi, bi kere sarılsan her şey geçer desem, sarılır mı?
Kalbim dudaklarıma söz geçiremiyor diye söyleyemiyorum.
Peki parmaklarımın ne suçu var ki O'nu yazıyorum?
Korkuyorum ama yine de söylüyorum, sanırım ben O'nu seviyorum...

Olurunaa..

Hiç olmayacak bi şeyi istedin mi?
Çabalasan bile avuçlarının boş kalacağı bi şey...
Doğru yapayım derken daha beter yanlışa battığın?
'İmkansız' diye bi şey var mı gerçekten?
Senin imkansızın ne mesela?
Herkesi birden mutlu etmek imkansızmış, ben bunu öğrendim.
Bi taraf mutlaka üzülüyormuş.
Ya da iki tarafı mutlu edeyim derken, sen darman duman oluyormuşsun.
Hayatımda ilk defa yazamayacağım bi şey yaşadım.
Ne kalbim,ne ruhum, ne bedenim, ne de kalemim...
Hepsi çaresiz kaldı...
Beynim öyle dolu ki ısınıyor gibi, patlayacak sanıyorum ama yaşıyorum.
Ya kalbim; her şeyin suçlusu da o değil midir zaten?
Bu zamana kadar hep onu dinledim.
Sonu her ne olursa olsun...
Ama bu defa dinlemiyorum, dinleyemiyorum...
Dudakla kalp arasında bi yol var.
Her gün, o yolda bir sürü duygu dolanıyor.
Ama dudaklardan dökülemediği için, kalbime geri akıyor...
'Oluruna bırak...' diyor Sıla...
Dediğini yapıyorum, 'Her neyse geçsin..." diye...
Oluruna bırakıyorum...

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Tebrikler

Yok olmak istediğin anlar olur hayatında.
"Keşke yerin dibine girsem de şu anı görmesem."
Ya da "Keşke ölseydim de bu günleri görmeseydim." dediğin.
Ama tabi "görmeseydim" dediğin ne varsa görürsün,
Dakika dakika hatta saniye saniye...
Ruhun acı çeker, kurtulup gitmek ister,
Ama bedenin bilir bunu yapamayacağını,
Verilmiş sözlerinin olduğunu,
Ve yukarıdan haber gelene kadar da o sözün tutulması gerektiğini..
Bu olayın gerçekleşmesi için o kadar çok şey yaşarsın ki,
Her defasında dediğin tek şey "Yeter artık!" olur.
Ama hayat sana adeta "Yetmez!" diye haykırır her seferinde.
Hayat tanımasın istersin artık seni.
Belki, belki yüzünü görmezse anlayamaz kim olduğunu ve teğet geçer seni.
Çıkartırsın daha önce kullanmaya hiç gerek duymadığın maskelerinden birini,
Hmm.. bu maskenin adı da "umursamaz" olsun.
Bu maskeyle hayat seni artık tanıyamaz, hatta sevdiklerin bile tanımakta zorlanacak.
Yanına fazla gelmeyecekler..
Gündüzleri itina ile taktığın o maskeyi, geceleri hıçkıra hıçkıra söker atarsın yüzünden.
Aynaya bakarsın sonra, asıl bu benim dersin, işte ben buyum.
Küvete doldurursun suyu ve girersin elbiselerinle içine,
Arada bir nefesini tutup dalarsın suya.
Etraftaki tüm seslerin uğultuya dönüştüğünü fark edersin,
Nefesinin tükendiğini hissettiğin an sıçrayarak çıkarsın,
Ve şöyle dersin "Tebrikler! Saklanarak yaşanacak bir gün daha bıraktın geride..."